Thursday, October 06, 2011

aramaya inanmak

"Arayarak bulamazsın, Aramazsan da o gelmez." Ferideddin-u Attar


bir dolunay torenindeki adaklar
 Hepimiz biseyler ariyoruz. Kimimiz ne aradigimizi cok iyi biliyoruz, cogumuz oylesine bakiniyoruz. Kimimiz neden aradigimizi biliyoruz, cogumuz bos bos dolaniyoruz. Kimimiz aski ariyoruz, masallardaki beyaz atli prensi bekliyoruz ya da mustakbel cocuklarimiza ideal anneyi bulmaya calisiyoruz. Bazilarimizsa ebedi ruh esini degil de o geceki esimizi ariyoruz. Aradikca kayboluyoruz, tam “buldum!” dedigimiz noktada aslinda ilk basladigimizdan bile daha kayip bi yerlerde oldugumuz farkediyoruz.

Kendimize itiraf edebilsek de edemesek de biseyler ariyoruz. Sarki sozlerinden, ferrarisini satan bilgelerden, cocuklarimizdan, cok paradan, medyumlardan, tekilali kokteyllerden, futbol takimlarindan, kendine yardim kitaplarindan falan medet umuyoruz. Bazilarimiz icin aradigimiz bunlardan biriymis gibi geliyor, bir sure rahatliyoruz. Aramamak iyi geliyor, durup nefes alabiliyoruz. Ama hep disardan biseyden cevap bekledikce cogumuz aradigimizin bu olmadigini farkediyoruz, daha da bi bosluga dusuyoruz. Aklimiz karisiyor, oysa ki aklimizin karismasini hic sevmiyoruz.

Bazen vazgeciyoruz, ama sonra tekrar basliyoruz.

Bazilarimiz cakitrmadan hayatin anlamini ariyoruz, el yordamiyla ne aradigimizi cok da belli etmeden. Aradigimiz duyulur da sonra bulamazsak elaleme rezil olmayalim diye. Digerlerimiz megafonla duyurup her adimi bangir bangir bagiriyoruz. Aradigimiz seyi goren bilen baska biri varsa, insaniyet namina gosteriversin diye umuyoruz. Yorulmayi cok sevmiyoruz.

Bazilarimiz ararken bir limanda duruyoruz, donup arkamiza bakiyoruz. Zaten cok yol geldigimizi dusunup, aramayla daha fazla zaman kaybetmemek icin o limana demir atip kaliyoruz. Bazen aradigimiz sey gercekten o limanda oluyor, bazen sadece yorgunluktan demir attigimiz o limanda rehavete kapilip sonra tekrar yola cikamiyoruz. Bazilarimizsa “acaba bir sonraki limanda daha ilginc, daha renkli, bana daha uygun bisey var midir?” diye dusunmekten hicbir yerde duramiyoruz, hep kurek cekiyoruz. Oysa ki bize neyin daha uygun oldugunu hic bilmiyoruz, arayisa o kadar cok saplaniyoruz ki, bir sure sonra neyi aradigimizi unutuyoruz. Sadece gordugumuz ve bildigimizden daha farklisini kovalayip duruyoruz.

Bazen vazgeciyoruz, ama sonra tekrar basliyoruz.

Bazilarimiz bu arayisa kendimiz adiyoruz. Hayatimizi onun cevresinde oruyoruz. Yaptigimiz her sey, konustugumuz her cumle o arayisin bir yansimasini barindiriyor. Bizim gibi adanmis arayicilarla bir araya geliyoruz, uzun uzun bugune kadar neler yaptik, ne bulduk, daha ne arayacagiz diye konusuyoruz. Bize benzer baskalarini buldukca mutlu oluyoruz, arayisimiza biraz daha fazla inaniyoruz. Cogumuzsa oyle cok da derine dalmadan “bir arkadasa bakip cikcam” tadinda ariyoruz. Kafamizi soyle bi iceri uzatiyoruz, gordugumuz hosumuza giderse bir sure takiliyoruz. Ama sonra zaten hemen bikip vazgeciyoruz. Baska bi yerde, baska bi arkadasa bakmak icin kafayi uzatiyoruz, sonra oradan da cikiyoruz. Her yere 5 dakika girmis ve gormus oluyoruz ama hicbi yerin gercek kokusunu icimize cekecek kadar kalamiyoruz. Her yeri biliyoruz ama asla aradigimizi bulamiyoruz.


Tirta Empul Su Tapinagi, Bali
 Bazilarimiz evimizde pencere onunde tesbih cekip inanacak biseyler ariyoruz. Yerimizden kalkmak, mesela biraz da arka pencereden etrafa bakinmak hic aklimiza gelmiyor. Bazilarimizsa yillarca dolaniyoruz, Nepal Tibet Hindistan fersah fersah geziyoruz, anlamadigimiz dillerde ilahiler soyluyoruz, adaklar adiyoruz, kutsal nehirlerde yikaniyoruz. Iki dakka pencere onune oturup tesbih cekmek aklimizdan gecmiyor bile. Himalayalarin yukseklerinde bulamadigimizi evdeki sedirin ustunde bulabilecegimizi dusunemiyoruz. Orada biseyler bulsak bile, onun Himalayalardaki kadar “aramaya deger” bisey olmayacagini dusunuyoruz.

Bazen yine vazgeciyoruz, ama sonra tekrar basliyoruz.

Aramadigimiz bi hayatta baska ne yapariz ki zaten?
Google Analytics Alternative